Okumak...Okumak...Okumak
Okuyan, yazan bireylerden oluşan toplum, gelişir, uygarlaşır.
Bilgi ve bilim üretir.
Ürettiğini paylaşır.
Demokrasi gelişir; demokratik kültür kökleşir, demokratik değerler yerleşir.
Okuyan, yazan bireylerden oluşan toplum, gelişir, uygarlaşır.
Bilgi ve bilim üretir.
Ürettiğini paylaşır.
Demokrasi gelişir; demokratik kültür kökleşir, demokratik değerler yerleşir.
Sosyal bilimciler, bir toplumun veya bir ülkenin geleceğini, o toplumun, ya da o ülkenin eğitilmiş insan gücünün belirlediğini hep söylerler. Benim de inandığım ve savunduğum bir düşüncedir bu.
Hatta bu konuya biraz daha kökenden ve yakından bakacak olursak, insanın kaynağının çocuklar ve gençler olduğunu hemen görürüz.
O halde çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz örgün ve yaygın eğitimin niteliği son derece önemli hale gelir.
Eğitim Bilimciler eğitimi, "bireylerde istendik yönde davranış değişikliği oluşturma süreci" olarak tanımlar. Bu tanımdan anladığım; büyüklerine saygılı, küçüklerini seven, kendi kişiliğini oluşturmuş, hedefleri olan, bu hedeflere giden yöntemi bilen, sosyalleşmiş, ulusal ve evrensel değerlere sahip, yasalara uyan, barışçıl ve insancıl kişilikler yetiştirmektir.
Ana rahmine düştüğü anda başlar çocuğun heyecanlı serüveni… Ne mutluluk vericidir. Kabına sığmayan sevinçler dolup taşar etraftan. Yeniden yazılmak için gelen, yeni bir serüven başlamıştır hayatımızda. Sanki yaşamı yeniden tanımlarız onlarla. Zor bir görevdir annelik-babalık. Onları büyütene kadar ne sıkıntılar çekilir ne fedakarlıklar yapılır ne çocukça mutluluklar yaşanır. Heyecan ileriki süreçlerde endişeye dönüşür nedense. Ne yese ne giyse ne oynasa, ne alsa, nasıl arkadaşı olsa, hangi mesleğe ilgi duysa türünden “nasıl”larla devam eder, onun haberinin olmadığı kaygılar.