Telif hakkıyla korunan içeriği kopyalamayı bırakın! Lütfen emeğe saygıyı unutmayın!

Gabriel Garcia Marquez kitabın tanıtım bülteninde şu ifadelere yer vermiştir: “Yüzyıllık Yalnızlık yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adlan bir örnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım, ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü olağan şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım, kitabımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız.”

Teneke Trampet 20.yüzyıla damgasını vuran bir başyapıt. 1979 yılında yayımlandığında eleştirmenler; okunuşu sırasında dikkat isteyen kitaplar arasında göstermişlerdir. Zaman, usta işi büyük eserlerin okunmasını kolaylaştırır. Teneke Trampet'de fazlasıyla var olan bu özellik, Günter Grass'ın tartışılmaz dehasının kanıtı olduğu gibi, onun nereye varacağı belli olmayan buluş yeteneğinin de kanıtıdır.

Bu kitap, bir Alman'ın Almanya üzerine mazoşizme varan haşin eleştirisinin dışavurumudur.

Hiç büyümek istemeyen küçük Oscar'ın öyküsünü okurken aynı zamanda zamanımızın alışılmış edebi sembollerinden biriyle tanışyorsunuz.

Teneke Trampet, hiç abartısız 20. Yüzyılın Edebiyat Tarihi'ne damgasını vuran başlıca yapıtlardan biri kabul ediliyor.

Sıcak Külleri Kaldı, 'siyasal roman' tartışmalarının orta yerine düşen ve noktayı koyan bir roman. Polisiye roman sürükleyiciliğinde, belgesel ilginçliğinde, şiir tadında, gerçek bir roman. Dünyanın ve Türkiye'nin son kırk yılının fonunda; İstanbul'dan Moskova'ya, Paris'ten Ankara'ya, Anadolu'dan dünyaya açılan bir coğrafyada; elçilik rezidanslarından işkence odalarına, morglardan eski bahçelere, üzüm bağlarına, üniversitelerden

Bremen'deki Sujet yayınevinden çıkan 276 sayfalık romanda, Almanya'da doğup büyüyen ve topluma uyum sağlamış bir felsefe öğretmeni olan Şaziye adlı bir Türk kökenli kadının, bir anda toplumda kabul görmediğini hissetmesi üzerine girdiği kimlik bunalımı ve bunun kökten dinciliğe kadar varan sonuçları, sürekleyici ve heyecanlı bir şekilde anlatılıyor.

Muscha : Ein Sinti-Kind im Dritten Reich [Muscha: Üçünçü Reich’da Bir Sinti Çocuk] Alman Yazar Anja Tuckermann tarafından 2005 yılında yazıldı. Konusu Nazi Almanyasında yaşanmış bir olaydır.

Muscha farklıdır ve giderek daha çok insan ona bunu hissettirmektedir. O bu durumu kendine açıklayamamaktadır. Sadece “ari“ anne ve babası, bu Sinti kökenli çocuk için nasyonal-sosyalist Almanya’da artık bir yer olmadığını bilir. Muscha için güvenle saklanabileceği bir yer bulmak gerekmektedir.

MERKEZİ SİSTEM SINAVLARI SORULARI

MERKEZİ SİSTEM SINAVLARI SORULARI

Merkezi sistem sınavları sorularına buradan ulaşabilirsiniz.

ÖSYM sayfasına yönlendirilirsiniz.


ÜNİVERSİTE TAVAN - TABAN PUANLARI

2014 YGS-LYS FAKÜLTELERİN TAVAN ve TABAN PUANLARI

ÜNİVERSİTEYE YERLEŞEN İLK 100 ADAY

2011 ÖSYS'DE ÜNİVERSİTEYE YERLEŞEN İLK 100 ADAY