Düşük bağışıklık işlevinin en yaygın nedeni besin yetersizlikleridir. Günlük beslenmede çok fazla şekere yer verilmesi,  obezite, alkol tüketimi çeşitli nedenlerle bağışıklık sisteminin işlevini azaltır. Yeterli protein alımı en iyi düzeyde bağışıklık işlevi için şarttır. Fakat fazlası yine bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkiler. Vücuda alınan besinler enerji için oksijenle yandığında serbest radikaller yani oksijen içeren son ürünler oluşur. Serbest radikaller hücre ve dokularda çoğaldığında DNA yapısında hasara neden olur. Ayrıca sigara, hava kirliliği, radyasyon vb.  nedeniyle de serbest radikaller artar. Artış durumunda kanser, kalp-damar hastalıkları, artritler  gibi sağlık sorunları oluşur. Besinlerle birlikte aldığımız antioksidanlar vücuttaki serbest radikallere karşı savaşırlar. Serbest radikallerin yarattığı olumsuz etkinin önlenmesi ve etkisinin en aza indirilmesi için yeterli miktarda antioksidan tüketilmelidir.

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için uzmanların altın değerindeki önerilerine kulak vermek sağlıklı yaşam açısından son derece önemlidir.

  1. Vücudun birçok yerinde özellikle bağırsaklarda milyonlarca yararlı bakteri bulunuyor. Bu bakteriler bebeklerde anne sütü içtikleri için ve süt ürünlerini tüketenlerde daha fazla bulunuyor. Antibiyotikler bu bakterilere zarar veriyor. Bu yüzden mümkün olduğunca antibiyotiklerden uzak durun.
  2. Vitamin ve mineraller vücut tarafından üretilemeyeceği için yiyeceklerle alınması gerekiyor. Sağlık için gerekli olan vitaminler dışarıdan, çeşitli takviyelerle sağlanıyor. Mikro besinler olarak adlandırılan vitaminler, vücut için çok önemli yapı taşları ve bağışıklık sistemini güçlendiriyorlar.
  3. Bu kürü 15 gün boyunca uygulayabilirsiniz. 2 adet kuru soğanı halka halka dilimleyin, buharda pişirin. İçine bir tatlı kaşığı zerdeçal, bir yemek kaşığı doğal nar ekşisi ekleyin ve iyice karıştırın. Bu karışımı her gün 2-3 tatlı kaşığı tüketin. Karışımı 3 günde bitirin ve tazesini hazırlayın.
  4. Mor ve kırmızı meyveleri bol miktarda tüketin. Çekirdekli siyah üzüm, mürdüm eriği, böğürtlen, karpuz, yaban mersini gibi meyveleri bolca yiyin.
  5. Yüksek oranda beta karoten ve A vitamini içeren balkabağı veya tatlı kabağı mutfağınızda mutlaka bulundurun. Balkabağını fırında şekersiz olarak pişirip, üzerine 1 yemek kaşığı bal veya pekmez gezdirebilirsiniz. Üzerine rende ceviz serpin ve yiyin.
  6. Mutlaka tam buğday ekmeği tüketin. Çünkü buğday ekmeği, vitamin ve minerallerden zengindir.
  7. Günlük beslenmenizde mutlaka 1 orta boy elma ve bir avuç çekirdekli siyah üzüm ekleyin. Ayrıca günde 3 bardak yeşil çay için.
  8. Bütün yemeklerinizde soğan bulundurun, salatalarınıza ekleyin. Ayrıca mevsiminde rahatlıkla bulacağınız pırasayı zeytinyağlı veya kıymalı olarak sık sık tüketin.
  9. Gaz ve şişkinlik şikayetiniz yoksa, mutlaka günde 2-3 yemek kaşığı yulaf ezmesi tüketin.
  10. Çocuklarınıza mutlaka bir bardak taze sıkılmış meyve suyu içirin. Çocuğunuzun kilo problemi varsa, günde 1-2 adet elmayı kabuğuyla birlikte yedirin. Yetişkinler de günde 1 adet elma mutlaka yemelidir. Kabuklu köy elması en doğru seçimdir.
  11. Portakal, limon, domates gibi gıdalar C vitamini yönünden zengindir. Bu besinlerin aynı zamanda antioksidan etkileri de vardır. C vitamini içeren gıdalar tüketmek bağışıklık sisteminizi korur ve hastalıklara yakalanma riskinizi azaltır. Ayrıca vücutta farklı vitamin ve minerallerin gelişmesi için renkli beslenme gerçeğini önemseyin.
  12. Zerdeçal, sarımsak, zencefil gibi bağışıklık sistemini güçlendiren baharat ve otlar vardır. Bunları yemeklerinizde kullanabilirsiniz.
  13. Yoga vücudunuzun şekle girmesinde, rahatlamanızda ve gevşemenizde oldukça etkilidir. Yoga sizi sakinleştirirken, bağışıklık sisteminizi de güçlendirir.
  14. Stres, bağışıklık sisteminin düşmesinde oldukça etkilidir. Anksiyete, enfeksiyona karşı bağışıklık sistemini devre dışı bırakır. Kortizol seviyesini yükseltir ve sizi zayıf düşürür. O zaman bu saldırgana karşı güçlenmeniz gerekir. Stresten uzaklaşmanızı sağlayacak yöntemleri öğrenin. Meditasyon, nefes egzersizleri gibi alanlarla ilgilenin. Vücudunuzu sadece yediklerinizle değil, yaptıklarınızla da güçlendirir ve korursunuz.
  15. Kalp hastalıkları, sağlıksız kilo gibi pek çok sıkıntının arkasında uyku sorunu vardır. Ruh halinizi iyileştirmek, enerji düzeyini arttırmak için uyku olmazsa olmazdır. İyi bir gece uykusu almak, sizi sadece bedenen dinlendirmeye yaramaz, aynı zamanda bağışıklık sisteminizin güçlenmesine de yardımcı olur.
  16. Bağışıklık sistemini en çok destekleyen detaylardan biri de egzersiz yapmaktır. Fiziksel aktivite genel anlamda sağlıklı olmaya yardımcı olacak ve vücudunuzu güçlendirecektir.
  17. Yürüme, koşma, kardiyo gibi vücudunuzun fiziksel gücünü arttıracak ve sağlık kazandıracak tüm fiziksel aktivitelerle uğraşın.
  18. Protein, hücrelerin inşa edilmesinde en önemli anahtardır. Protein içerikli besinler tüketin. Et, tavuk, brokoli, bakliyat gibi besinler de vejetaryen olanlar için alternatif olacaktır.
  19. İyi bakteriler yoğurt, peynir, süt ve probiyotik gıdalarda mevcuttur. İyi bakteriler bağışıklığı arttırır ve mevsimsel hastalıklara karşı korur.
  20. C vitamini ve B kompleks bağışıklığı arttırmak için takviyeler vardır. E vitamini, çinko, selenyum ve mineraller bağışıklık sistemini güçlendirir.
  21. Unutulmamalıdır  ki, su hayati önemi olan bir içecektir. Vücudumuzun suya ihtiyacı var. Su vücudunuzun en büyük destekçilerinden biridir. Toksinleri atar, kilo vermenizi destekler ve bağışıklık sisteminizi güçlendirir.
  22. Kişisel hijyen, enfeksiyon ve virüslerle mücadelede oldukça önemlidir. Düzenli olarak ellerinizi yıkayın ve yaşadığınız yerin, bedeninizin temizliğine dikkat edin.
  23. Diş ipi ve diş fırçalama, diş eti hastalıklarının önlenmesinde ağız hijyeninin oldukça önemli olduğunu gösteriyor. Gargara ile ağız çalkalamak da enfeksiyon olasılıklarını azaltmaya destekçidir.
  24. Sigara içmek sağlığınıza zarar veren bir alışkanlıktır ve bunu içenler zaten bilir. Ancak bilmediğiniz, hastalıklara karşı sizi güçsüzleştirdiğidir. Sigara içerken bir sorun oluşmadığı sürece, tiryakiler hastalıkların farkına varmaz. Oysa bedeninizi içten içe güçsüzleştiren bir alışkanlıktır.
  25. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin yollarından biri de, kolesterol oranını düşük tutmaktır. Sağlıklı beslenmek, kolesterolünüzü düzenlemeyi destekler. Gerekiyorsa doktor kontrolünde kolesterol oranınızı düşürün.
  26. Aktif cinsel yaşam, kendinizi iyi hissetmenizi sağlamakla kalmaz, bağışıklık sisteminizi arttırarak, uzun yaşamanızı sağlar. Düzenli ve sağlıklı cinsellik, genç ve fit hissetmenizi sağlar.

Hemen her insan için stres önemlidir. Özellikle yaşamlarının uzun süreli kesitinde yoğun stres yaşayanlar için daha da önemlidir. Bu insanlar için stresin etkilerini azaltmak ve stresi yenmek için çok büyük çaba harcarlar. Bu çabalar bilinçli olmadığında oldukça yorucu sonuçlara yol açar.  Bu durumda stresle mücadele etme konusunda uzmanların önerilerini dikkate almak yaşamsal önemdedir. Stres sorunuyla baş etmenin yolları şu şekilde sıralanabilir:

  1. Stres yüzünden yemek yemekten kaçının. Stresli olduğunuz zaman beyin daha fazla kalori ister. Kortizol hormonu salgılanması arttığından, strese bağlı yeme, bel çevresinin yağlanmasına neden olur.
  2. Beyaz un ve rafine şeker içeren işlenmiş gıdalardan kaçınarak stres ile savaşın. Bu gıdalar, insülin ve stres hormonu seviyelerini aniden yükseltirler. Bunların yerine stresi yenecek şu gıdaları tüketilmelidir: Tam tahıllılar enerji salınım sürekliliğini sağlar. Günde bir ölçek yulaf tüketin.
  3. Omega 3 yağı bakımından zengin balıklar, stres hormonunun dalgalanmalarını önler. Haftada 2 kez somon benzeri bir balık yiyin.
  4. Antep fıstığı kan basıncını düşürdüğü kanıtlanmış bitki sterolleri ve kan damarlarını rahatlatan magnezyum içerir.
  5. Akıllı yemek yemeye alışın. Gün içerisinde birçok kez, özellikle yemeklerden önce, gerçekten aç mısınız yoksa stres atmak için mi yiyorsunuz, belirleyin. Stres seviyenize ve açlık düzeyinize not verin, ne hissettiğinizi belirleyin. Kendinize sorun: Şu anda kaloriye ihtiyacım var mı? Yoksa üzgün, yalnız, sıkılmış veya stresli mi hissediyorum? Bu ihtiyacımı nasıl karşılayabilirim?
  6. Duygularınızı açlıktan ayırarak, iştahınızı ve stres seviyenizi daha iyi kontrol edebilirsiniz. B ve C vitaminleri: Araştırmalar stres zamanlarında ya da sonrasındaki birkaç günde 1000 mg C ve 50 mg B vitamini almanın ruh halini düzenlemeye yardımcı olduğunu gösteriyor.
  7. Egzersiz yapmak, stres süresince bloke hale gelen mutluluk hormonları serotonin ve dopaminin salgılanmasına yardımcı olur. Örneğin merdiven çıkmak harika bir egzersizdir. Araştırmalar günde 7 dakika merdiven çıkmanın kalp krizi riskini üçte iki oranında düşürdüğünü gösteriyor.
  8. Üzerinizde stres yaratan durumları belirleyin. Bu durumu değiştirebiliyor musunuz? Eğer yapamıyorsanız, verdiğiniz tepkiyi kontrol etmeye odaklanın.
  9. Geçmişteki sorunları tekrar tartışmaktan ve gelecek için plan-proje yapmaktan kaçının. Zamanlar arası bu yolculuk beyni stresli bir hale sokar.
  10. Stresli durumlar kendinize duyduğunuz güveni azaltabilir. Belki de kendinizi mahcup hissetmenize ya da utanç duymanıza yol açabilir. Kendinize düşüncelerin sadece düşünce olduğunu, gerçek olmadığını hatırlatın.

Ülkemizde matematiğin simgesi haline gelen Cahit ARF 1910 yılında Selanik’te doğdu. 1932 yılında Galatasaray Lisesi’nde matematik öğretmenliği, 1933 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde profesör yardımcısı (Doçent adayı ) olmuştur. Doktorasını 1938 yılında Almanya’da Göttingen Üniversitesi’nde tamamladı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi’ne dönen ARF, 1943 de profesör, 1955’de Ordinaryus Profesör oldu.1964-1965 yılları arasında Fransa’da bulunan Princiton’daki Yüksek Araştırma Enstitüsü’nde konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı.

1938 yılından beri Cahit ARF cebir, sayılar teorisi, elastisite teorisi, analiz, geometri ve mühendislik matematiği gibi çok çeşitli alanlarda yaptığı çalışmalarla matematiğe temel katkılarda bulunmuş, yapısal ve kalıcı sonuçlar elde etmiştir.

Bütün Türk matematikçilerine dolaylı veya dolaysız bir şekilde esin kaynağı olmuş, yaptığı uyarılar ve verdiği fikirlerle çevresindeki tüm matematikçilerin ufuklarını genişletmiş ve çalışmalarını yeni bir bakış açısıyla yönlendirmelerini sağlamıştır.

Cahit ARF’ ın ilk çalışması, 1939 yılında Almanya’nın ünlü bir matematik dergisi olan Crelle Journal Dergisi’nde yayınlanmıştır. Cahit ARF çözülebilen cebirsel denklemlerin bir listesini yapmak amacıyla Göttingen’de ünlü matematikçi Hasse’nin doktora öğrencisi oldu. Hasse’nin önerisiyle özel haller problemini çözdü. Cahit ARF bu çalışmasıyla sayılar teorisinde çok özel bir yeri olan lokal cisimlerde dallanma teorisine çok önemli yapısal bir katkıda bulunmuştur. Burada bulduğu sonuçlardan bir bölümü dünya matematik literatüründe “Hasse-Arf Teoremi”olarak geçmektedir.

Bundan sonra uğraştığı problem, matematikte “kuadratik formlar” olarak bilinen konudadır. Uzayda konisel yüzey denklemleri buna basit bir örnek olarak gösterilebilir. Bu konudaki temel problem, kuadratik formların bir takım invaryantlar, yani değişmezler yardımıyla sınıflandırılmasıdır. Bu sınıflandırma Witt adında ünlü bir Alman matematikçi tarafından karekteristiği ikiden farklı olan cisimler için 1937 de yapılmıştır. Karekteristik iki olunca problem çok daha zorlaşıyor ve Witt’in yöntemi uygulanamıyordu. Cahit ARF bu problemle uğraştı ve karekteristiği iki olan cisimler üzerindeki kuadratik formları çok iyi bir biçimde sınıflandırdı. Bunların invaryantlarını, yani değişmezlerini inşa etti. Bu invaryantlar dünya literatüründe “Arf İnvaryantları” olarak geçmektedir. Bu çalışması 1944 yılında Crelle Dergisi’nde yayınlandı ve Cahit ARF ‘ı dünyaya tanıttı.

1945’lere gelindiğinde düzlem bir eğrinin herhangi bir kolundaki çok kat noktaların çok katlılıklarının yalnız aritmetiğe ait bir yöntem ile nasıl hesaplanacağı iyi bilinmekteydi. Düzlem halde algoritmanın başladığı sayılar eğri kolunun parametreli denklemlerinden bilinen bir kanuna göre elde ediliyordu. Genel durumda ise böyle bir sonuç henüz bulunamamıştı. Bu sıralarda İstanbul’da Patrick Du Val adında bir İngiliz matematikçi bulunuyordu. Du Val genel halde algoritmanın başladığı sayılara “karakter” adını vermiş ve eğrinin tüm geometrik özellikleri bilindiği zaman bu karakterlerin nasıl bulunacağını göstermişti. Bunun tersi de doğruydu. Bu karakter bilinirse, eğrinin çok katlılık dizisi, yani geometrik özellikleri de bulunabiliyordu. Burada açık kalan problem ise bir eğrinin denklemleri verildiğinde karakterlerini bulabilmek idi. Cevap düzlem eğriler için bilinmekte, ama yüksek boyutlu uzaylarda bulunan tekil eğriler için bilinmemekte idi. Ayrıca, yüksek boyutlu bir uzayda tanımlanmış bir tekil eğrinin çok katlılık özelliklerini, yani geometrik özelliklerini bozmadan en düşük kaç boyutlu uzaya sokulabileceği de bu problemle beraber düşünülen bir soru idi. Bu çeşit sorular matematiksel bakış açısının temel problemi olan sınıflandırma probleminin eğrilere uygulanması bakımından son derece önemli ve zor sorulardı. Cahit ARF bu problemi 1945’de tamamı ile çözmüş ve tek boyutlu tekil cebirsel kolların sınıflandırılması problemini kapatmıştır. Bu sonucun zorluğu hakkında fikir elde edebilmek için düzgün varyetelerin sınıflandırılması probleminin bugüne kadar 1,2 ve kısmen 3 boyutlu varyeteler için çözüldüğünü tekilliklerinin sınıflandırılması probleminin ise 1 boyutlu varyeteler, eğriler için Cahit ARF tarafından çözüldüğünü göz önüne almak gerekir. Cahit ARF bu problemi çözerken önemini gözlediği ve problemin çözümünde en önemli rolü oynadığını fark ettiğini bazı halkalara “karekteristik halka” adını vermiş ve daha sonra gelen yabancı araştırmacılar bu halkalara “Arf Halkaları” ve bunların kapanışlarına “Arf Kapanışları” adını vermişlerdir. Cahit ARF’ın bu çalışması 1949 ‘da Proceedings of London Matematical Society dergisinde yayınlanmıştır.

Cahit ARF’ın 1940’lı yıllarda yaptığı bu çalışmaların günümüzde hala kullanılıyor olması, onun kalıcılığını ispatlamıştır.

Cahit ARF’ı ilk tanıyan bir kişi onun sadece matematiğe ilgi duyan bir insan olduğu izlenimini edinebilirdi. Cahit ARF için, matematik her şeyin üzerinde ve ötesindeydi. Ancak, onu TÜBİTAK’ın kurulmasında ve gelişmesinde gösterdiği çabayı ve özeni bilenler Cahit ARF’ın öyle içine kapanık, matematikle uğraşan, dış dünya ile ilgilenmeyen bir kişi olmadığını bilirler. Mühendisliğin günlük hayattan doğan problemlerine her zaman ilgi gösterirdi. Ama, bu probleme mutlaka matematiksel bir model bulmaya çalışırdı. Hele bir de pratikten gelen problemi matematik olarak çözüme kavuşursa pek keyiflenirdi. Mustafa İNAN’la böyle bir işbirliği yapmış ve İNAN’ın köprülerde gözlemleyip, araştırdığı bir sorunun matematiksel kesin çözümünü vermiştir. Bu çalışmaları Cahit ARF’a İnönü Ödülü’nü kazandırmıştır.

Üniversitede rektörlük, dekanlık gibi idari görevler almaktan kaçınmıştır. Araştırmacıların bu gibi görevlerden uzak durmaları gerektiği görüşündeydi. Ama uzun yıllar TÜBİTAK Bilim Kurulu Başkanlığı’nı da özveriyle yürütmüştür.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde bulunduğu yıllarda yeni ve farklı bir üniversite modelinin ve kültürünün ortaya çıkması için çaba göstermiştir. Akademik dünyanın yapay hiyerarşik ayrımlarıyla alay etmiştir. Genç öğretim üyeleri ve öğrencilerle çok güzel, yararlı ve keyifli diyalog içindeydi. Her zaman üniversite içi çekişmelerden ve politikadan özenle uzak durduğu halde, ODTÜ sistemi tehlikeye düştüğünde duyarlı ve sorumlu bir bilim adamı olarak kendini bir mücadelenin içine atmaktan çekinmemiştir. Bu onurlu mücadele de bile matematiğin aksiyomatik yaklaşımını kimseye farkettirmeden kullanmıştır.

Cahit ARF 1948’de İnönü Ödülü, 1974’de TÜBİTAK Bilim Ödülü, 1980’de İTÜ ve KATÜ Onur Doktorası, 1981’de de ODTÜ Onur Doktorası’nı aldı. Genç yaşta Mainz Akademisi Muhabir Üyeliğine seçildi ve Türkiye Bilimler Akademisi Onur Üyesi oldu. Cahit ARF matematikte kalıcı izler bırakarak 26 Aralık 1997 ‘de aramızdan ayrılmıştır. Türkiye’de ve dünyada her zaman hatırlanacaktır.

TANIYANLARIN AĞZINDAN CAHİT ARF

PROF. DR. ERDAL İNÖNÜ  (Odtü Fizik Bölümü )

“… Cahit ARF’ın önemli bir özelliği, her şeyin aslını anlamaya çalışmak olmuştur. Birisi bir konuşma yaparken, anlamadığı yeri hemen sorardı. Hiçbir şeyden çekinmezdi, onun için önemli olan anlamaktı; bilime değer veren bir insan olarak anlamak, araştırıcı zekasını kullanarak olayların nedeni anlamak…”

PROF. DR. ŞAFAK ALPAY: (Odtü Matematik Bölümü Öğretim Üyesi)

“… Ortadoğu Teknik Üniversitesi Cahit Hoca’sını 1977 de içine düştüğü bunalım sırasındaki kararlı, toparlayıcı ve yönlendirici tutumuyla hatırlayacaktır. İstenmeyen bir rektörün atanmasıyla ortaya çıkan bunalım nedeniyle eğitim durmuş, kaba kuvvet üniversiteden hesap sormak amacıyla üniversiteye yerleştirilmişti. Can güvenliğinin olmadığı ortamda Cahit Hoca kaba kuvvetin tehditlerine aldırmadan üniversiteye sıcak gülüşü, babacan görünümü, tükenmez enerjisi ile öğrenci ve öğretim üyelerine esin kaynağı olmuştur. O günlerde özerk ve demokratik üniversite için yaptığı çalışmalar ve katkılardan ötürü Tüm Öğretim Üyeleri Derneği’nin değerli bilim adamımız Seha Meray adına koyduğu ödül Cahit Hoca’ya verilmişti…”

“… Tahta oymacılığını, vişne likörünü, Sabahattin Ali öykülerini, torunlarını çok seven Cahit Hoca’yı bizde çok sevdik ve saydık. Bölüm koridorlarındaki tütün kokusu ve gök gürültüsü sesi, zarif yazısıyla dolmuş kara tahtalar hiç aklımızdan çıkmayacak ve bize her zaman esin kaynağı olacaktır…”

PROF. DR. M. GÜNDÜZ İKEDA: ( Tübitak Ulusal Elektronik Araştırma Enstitüsü )

“… Tek tür problemler üzerinde, yani merak ettiği problemler üzerinde çalışanlar var. Şöyle anlatayım: Bazı dağcılar için Himalayalar’a çıkmak pek bir şey ifade etmese de “kimse tırmanmamıştır” denildiğinde birden heveslenirler. Bu birinci tip matematikçiler için de geçerli. Çözülmemiş problemler onlar için dayanılmaz bir çekiciliğe sahiptir. Bir de genel bir sistemi ele alarak çalışanlar, ‘Bu sistemi nasıl karekterize edeceğim, benzer sistemler olduğunda bunları nasıl ayırt edebilirim?’ diye düşünenler var. Cahit Bey bu ikinci sınıfa giriyor…”

PROF. DR. HALİL. İBRAHİM KARAKAŞ: (Akdeniz Üniversitesi Matematik Bölümü )

“… Cahit ARF ömrünü daha çocukluk yıllarında ‘tutku’ ile bağlandığı matematiğin, daha genel olarak bilimin gelişmesine adamıştır. Bilim adamlığını yaşam biçimi olarak seçmiş ve öyle yaşamıştır. Nasıl bilim üretileceğinin en güzel örneklerini sergilediği gibi, ülkemizde bilimin filizlenip gelişebileceği ortam ve kurumların yaratılmasında da önderlik yapmıştır. TÜBİTAK’ın kurulmasındaki katkısına ek olarak ODTÜ Matematik Bölümünün oluşumunu yönlendirmiştir…”

“… Hocalığı konusunda tevazu gösterir, ‘ben iyi hoca değilim’ derdi. Ancak, derslerinde ve seminerlerinde ele aldığı konuyu sunarken sanki yeniden keşfediyormuş gibi heyecan ve haz duyduğu belli olur, gözleri çakmak çakmak parlardı. Cahit ARF, çağdaşları arasında matematiğin her dalında bilgi ve söz sahibi olan ender matematikçilerden biriydi. ODTÜ’de bulunduğu yıllarda matematik bölümünün tüm seminerlerine katılır, ilgi ile izler, soruları ve yorumlarıyla önemli katkıda bulunurdu…”

SİNAN SERTÖZ: (Bilkent Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi)

“… Geriye dönüp baktığımda ‘Cahit Hoca’dan öğrendiğim en önemli şey neydi?’ diye şunu hatırlıyorum: Gebze Araştırma Merkezine Cahit Hoca, o sıralar 75 yaşında idi, her sabah servisle gelir, odasına çıkar, önüne kağıtlarını alır ve çalışmaya başlardı. Bir öğle yemeği ve kahve molası hariç akşam servisine kadar çalışırdı. Her gün! Beklentilerim aldıklarımın önüne çıkmaya başladığı zaman ‘Cahit Hoca kadar çalıştın mı ?’ diye sorarım kendime…”

SON SÖZ DE YİNE USTA’DAN GELİYOR…

“ Matematik tümevarımsal bir bilimdir ve bu tümevarımsal bilim sonsuz kümeler için geçerli. Bu sonsuzlukları tümevarımsal bir şekilde kavrıyoruz ve kavradığımız zaman da o sonsuzluğu hissediyoruz, sınırsızlığı. Ve bu bize mutluluk veriyor, çünkü ölümü unutuyoruz… Herkes ölümsüz olduğunu hissettiği alanda çalışmak ister. Ben de matematikte kendimi ölümsüz hissettim…”

Dünyanın en önemli piyanistlerinden biri kabul edilen şizofreni hastası David Helfgott'un 6 Nisan 2010 tarihinde Aya İrini Müzesi'nde vereceği konserin biletleri 7 günde tükendi.
Dünyada, çalınması en zor eserlerden biri kabul edilen ve 12 kez tedavi görmesine neden olan Rahmaninov’un 3. Piyano Konçertosu’nu çalmak için İstanbul’a gelecek olan Helfgott’ın konserleri; İstanbullular ve dünyanın birçok önemli tur operatörünün de özel turlar düzenlemesine vesile oldu. Şizofreni hastası Helfgott’ın yaşamı, oscar ödüllü "Shine" adlı filmle beyaz perdeye aktarılmıştı.

 

Rahmaninov’un 3. Piyano Konçertosu

MERKEZİ SİSTEM SINAVLARI SORULARI

MERKEZİ SİSTEM SINAVLARI SORULARI

Merkezi sistem sınavları sorularına buradan ulaşabilirsiniz.

ÖSYM sayfasına yönlendirilirsiniz.


ÜNİVERSİTE TAVAN - TABAN PUANLARI

2014 YGS-LYS FAKÜLTELERİN TAVAN ve TABAN PUANLARI

ÜNİVERSİTEYE YERLEŞEN İLK 100 ADAY

2011 ÖSYS'DE ÜNİVERSİTEYE YERLEŞEN İLK 100 ADAY